Mükemmeliyetçiliğiniz Size Zarar Verecek Boyutta Mı?
Yazan: Cahide Akkuzu
Okuma süresi: yaklaşık 4 dakika
Mükemmeliyetçilik deyince aklımıza genel tanım olarak, her şeyin her zaman kusursuz olmasını isteyen kişi geliyor. Bu elbette çok basite indirgenmiş bir tanım. Mükemmeliyetçi kişilerle sıkça bir aradaysanız ya da mükemmeliyetçi bir yönetici ile çalıştıysanız, bunun ne kadar zorlayıcı bir durum olabileceğini deneyimlemiş olabilirsiniz. Kendiniz mükemmeliyetçi iseniz bu özelliğinizin hem kendi başarınız için hem de sizinle çalışan kişilerin başarısını desteklemek için çok gerekli olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. İş hayatım boyunca bunların hepsini deneyimledim, hatta mükemmeliyetçiliğimle çokça övündüğüm zamanlar olmuştur.
Birçok konuda olduğu gibi, farkındalığımız yoksa, içinde bulunduğumuz durumun sadece belli bir kesitini görebiliyoruz, otopilotta ilerliyoruz, karşımıza ne çıkarsa çıksın hep aynı kası çalıştırıyoruz ve hep aynı yaklaşımla ele alıyoruz. Her şeyi, her zaman, en mükemmel şekilde yapmak için fazlaca enerji sarf ediyoruz ya da çevremizdeki kişileri gereksiz yere fazlasıyla gerebiliyoruz. Bu yazı mükemmeliyetçilik ile ilgili bir farkındalık yazısı. Çünkü bir şeyin farkında olduğumuz zaman onu değiştirme gücümüz olur. Bize hizmet etmeyen tarafını tekrar gözden geçirip hizmet eden tarafını daha fazla kullanma ve ondan sağladığımız faydayı artırma şansımız var.
Mükemmeliyetçilik düşündüğümüzden daha karmaşık bir kişisel psikolojik bir dürtü. Bu yazıda o psikolojik derinliklere inmeyeceğiz. Araştırma sonuçlarına dayanan çeşitli mükemmeliyetçilik tarzlarından bahsedeceğim, bunların size fayda sağlayan ve zarar verebilecek taraflarına bakacağız. Kendi mükemmeliyetçilik tarzınızı anladığınızda size faydalı olmasını sağlamak için neler yapabileceğinize bakacağız.
Mükemmeliyetçilerin ortak yönü yüksek potansiyele sahip olmalarıdır. Özellikle neyin, nasıl daha iyi olabileceğini çok net görebilirler. Dolayısıyla sağlıklı bir şekilde kullanıldığında mükemmeliyetçilik yenilik ve değişim için çok kuvvetli bir katalizatördür. Ancak, maalesef, mükemmeliyetçiler kendilerinden çok zor memnun olurlar. Hep en büyük dostumuz da en kötü düşmanımız da kendi zihnimizdir diye yazarım. Mükemmeliyetçiler kendilerinin en büyük düşmanıdırlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi başarıyı elde ederlerse etsinler, bir türlü kendilerini memnun edemezler.
Katherine Morgan Schafler, New York’lu bir psikoterapist ve “The Perfectionist’s Guide To Losing Control: A Path To Peace And Power.” Kitabının yazarıdır. Kitabın adını “Mükemmeliyetçinin Kontrolü Kaybetme Rehberi: Barış ve Güce Giden Yol” olarak tercüme edebiliriz. Katherine Morgan Schafler’ın bu alanda yapmış olduğu araştırma sonuçlarına bakarak “Mükemmeliyetçiliği” daha iyi anlayabiliriz.
Schafler mükemmeliyetçileri, mevcut durum ile ideal durum arasındaki uçurumu gören ve bu arayı kapatmak için aktif eyleme geçen insanlar olarak tanımlıyor. Mükemmeliyetçiliğin sağlıklı olup olmadığını ise eyleme geçme sebebi ve nasıl eyleme geçildiği belirliyor. İdeal duruma ulaşma arzunuzu destekleyen nedenleriniz neler? Eyleme geçme sebebiniz, art arda hedeflere ulaşarak kendinizi bir gruba ait hissetmek, kendinizi değerli hissetmek ya da fazlaca dış onaya ihtiyaç duymanız mı? İdeal duruma ulaşmaya çalışırken çevrenizdeki insanlara zarar mı veriyorsunuz yoksa yardım mı ediyorsunuz? İdeal duruma ulaşmak için eyleme geçmek sizi değerlerinizden uzaklaştırıyor mu yoksa değerlerinize bağlıyor mu? Eyleme geçme şekliniz hayat dengenizi ve sağlığınızı etkiliyor mu? Bu soruları cevaplayarak neden ve nasıl eyleme geçtiğinize bakarak mükemmeliyetçiliğin size zarar veren tarafları konusunda farkındalığınızı artırabilirsiniz.
Mükemmeliyetçiliğimizin bize faydalı olup olmadığını anlamak için kontrol ve güç kavramlarını anlamak da bize yardımcı olacaktır. Kontrol bir şeyin tam olarak istediğimiz şekilde olması için tüm değişkenleri manipüle etmemizdir. Her şeyi, her aşamayı en ince detayına kadar planlayıp oluşturmanız gerekir. Tüm bilgilere sahip olup tüm olasılıkları düşünerek o olasılıklara uygun planlar yaparsınız. Önemsiz kararlar dahil olmak üzere tüm karar verme süreçlerinin içinde olmak istersiniz. Hem başkalarını hem de kendinizi mikro düzeyde yönetirsiniz ki hiçbir şey kontrolünüzden çıkmasın! Güç ise daha özgüvenli bir yaklaşımdır. Kim olduğumu ve ne istediğimi biliyorsam, tüm duyularımı ve sezgilerimi kullanabiliyorsam, belli bir sonucu manipüle ederek kontrol etmek yerine daha bütünsel bakabiliyorsam, hem kendime hem de başkalarına güvenebiliyorsam, son derece de yorucu olan her şeyi kontrol etme ihtiyacım ortadan kalkar. Mükemmeliyetçi olmak ve bir ideal duruma ulaşmak için eyleme geçmek çok güzel bir şey, ama bunu neden ve nasıl yaptığım ve bu ideal duruma ulaşmak için ödediğim bedelin ne olduğu da çok önemli.
Katherine Morgan Schafler, New York’lu bir psikoterapist olarak yıllarca Wall Street’de başarılı olmuş iş insanlarını yakından inceleme imkanına sahip olmuş. Bu araştırma sonuçlarına göre mükemmeliyetçileri 5 ayrı kategoriye ayırmış:
Klasik Mükemmeliyetçiler (Classic Perfectionist)
Bu kişiler son derece organize, sistematik ve sonuç odaklıdır. Çıtaları yüksektir. Ne söylüyorlarsa onu yaparlar ve zamanında yaparlar. Olumlu tarafı, bu kişilere gözünüz kapalı güvenebilirsiniz. Girdikleri her ortamı hemen düzene sokarlar. Olumsuz tarafı ise spontane olmakta ya da iş birliği yapmakta zorlanırlar. Bu kişiler ilişkilerinde daha yüzeysel ve sonuç odaklı oldukları için onlarla bağ kurmak ve güvene dayalı bir etkileşim geliştirmek zor olabilir. İki taraf için de zorlayıcı bir durum ortaya çıkabilir. Klasik mükemmeliyetçilerle etkileşimde olan kişiler kendilerini değersiz hissedebilir. Klasik mükemmeliyetçiler ise bunca çaba ve çalışmalarına rağmen yaptıkları katkının yeterince takdir edilmediğini düşünebilir.
Erteleyici Mükemmeliyetçiler (Procrastinator Perfectionist)
Bu kişiler herhangi bir işe başlamadan önce koşulların mükemmel olmasını bekler. Koşullardan kaynaklı başarısız olma riskini göze almazlar. Tabii ki koşullar hiçbir zaman tam mükemmel olmaz. Erteleyen mükemmeliyetçiler uzun uzun düşünmeye eğilimlidirler. Olumlu tarafı, çok iyi hazırlık yaparlar. Dürtüsel hareket etmezler, olaylara geniş perspektiften bakabilirler. Olumsuz tarafı, işleri veya projeleri hayata geçirmek için işe başlamakta çok yavaşlar.
Dağınık Mükemmeliyetçiler (Messy Perfectionist)
Bu kişiler her şeye zahmetsizce hemen büyük bir motivasyonla başlayabilirler. Süreç ilerlerken hedeflerine bağlı kalmak ve istikrarlı bir şekilde işi ilerletmek için can sıkıcı bir disiplin içinde olmak onları sıkar. Sürecin ortalarına gelince bekledikleri “mükemmeli” bulamayınca ilgilerini ve enerjilerini kaybederler.
İleri Düzey Mükemmeliyetçiler (Intense Perfectionist)
Bu kişiler gerçekten en uçta olan mükemmeliyetçilerdir. Akla hemen Steve Jobbs veya Jeff Bezos gibi belli konulara aşırı tutkuyla yaklaşan kişiler geliyor. Bu kişiler çok keskin bir odağa sahiptirler, ne istediklerini çok iyi bilirler ve sonuç odaklı bir şekilde bu tutkularının peşinden giderler. Bazen sonuçlara o kadar çok odaklanırlar ki etrafı kırıp döktüklerinin farkında olmazlar.
Yardımsever Mükemmeliyetçiler (Parisian Perfectionist)
Bu kişiler “mükemmel” bir şekilde beğenilmek isterler. Beğenilme isteğinin altında ise aslında insanlarla bağ kurma ve kendilerini bir topluluğun parçası olarak hissetme ihtiyaçları vardır. Olumlu tarafı bu kişiler sıcak kanlı ve yardımsever oldukları için insanlarla kolayca iletişim kurarlar, kolaylıkla iş birliği yaparlar, mükemmel bir takım arkadaşı olurlar. Olumsuz tarafı ise beğenilmek ve sevilmek uğruna kendi kimliklerinden ve tercihlerinden ödün verirler.
Hepimizde mutlaka bir miktar mükemmeliyetçilik var. Siz kendinizi en çok hangi kategoride görüyorsunuz?
Peki hangi kategoride olduğunuzu bilmek size nasıl bir fayda sağlar? Farkındalık işte burada devreye giriyor. Bu sınıflandırmaları kalıplarımızı anlamak için kullanın. Ne tür bir mükemmeliyetçi olduğumuza bakarak, bu davranış kalıbımızın hayatımıza hangi etkileri olduğunu tespit edebiliriz. Bu davranış kalıbı bizi nasıl destekliyor ve fayda sağlıyor? Bu davranış kalıplarımdan hangilerini hangi ortamlarda sürdürmek isterim. Bana zarar veren tarafları var mı? Hangi ortamlarda hangi davranış kalıplarımı gözden geçirmek hatta değiştirmek isterim? Farkındalığımız varsa oto pilottan çıkıp seçme gücümüzü harekete geçirebiliriz. Kendimiz için en uygun stratejiyi oluşturabiliriz. Bize hizmet edecek şekilde mükemmeliyetçilik kasımızı nerede, ne zaman ve ne kadar kullanacağımıza biz kendimiz karar verebiliriz.
Mükemmeliyetçiliğinizin size zarar vermesine izin vermeyin. Mükemmeliyetçiliğinizi doğru kullanırsanız arzu ettiğiniz her şeyi gerçekleştirmek için size bedel ödetmeden sizi destekleyecektir. Farkındalığınız mevcut kuvvetli kasınızı daha etkin kullanmak için daha faydalı kararlar almanızı sağlar. O efsanevi mükemmel dengeye veya mükemmel kişiliğe ulaşmayı beklemeyin. Kontrol yerine kendi gücünüze yaslanarak hem kendinize hem de etrafınızdaki insanlara güvenle yaklaşın!