Liderler kendilerini ne kadar sorguluyor? – 1

Liderler kendilerini ne kadar sorguluyor? – 1

Yazan: Cahide Akkuzu

Okuma süresi: yaklaşık 6 dakika

Liderlik üzerine yazdığım yazılara çok olumlu tepkiler aldım. Kurumunun tepe noktasında olan kişilerden ‘tespitlerin doğru, daha derinine inerek liderlik konularını yazmaya devam et!’ olarak gelen talepler beni motive etti. İlk yazımda ‘Bilinçdışı Önyargı’ nın varlığını çeşitli örnekler ve araştırmalar ile ortaya koymuştum, etkilerini ve nasıl uyanık kalacağımızı yazmıştım. ‘Bilinç dışı Önyargı: Liderler ne kadar bilinçli karar alıyor?’ yazısına bu linkten ulaşabilirsiniz: LİNK

İkinci yazımda çeşitlilik ve kapsayıcılık (Diversity&Inclusion) konusunun liderlik boyutuna daha yakından bakmış, kapsayıcı liderlik (Inclusive Leadership) olarak tanımlanan liderlik yaklaşımını, kapsayıcı liderin özelliklerini ve kurumuna sağladığı faydaları incelemiştik. ‘Kapsayıcı Liderlik Ne İşe Yarar?’ yazısına bu linkten ulaşabilirsiniz: LİNK

Bu yazıda ise liderlerin iç dünyasına biraz daha yakından bakacağız. Liderlerin önemli özelliklerinden bir tanesi olup biteni sorgulamalarıdır, hep daha iyiyi bulmak, geliştirmek, anlamak, problem çözmek veya yeni çözümler, ürünler, yaklaşımlar geliştirmek için dış dünyalarını sorgulama kasları epeyce gelişmiştir. Ama, liderler kendilerini ne kadar sorguluyor acaba? Kendilerine objektif bir şekilde bakıp kendilerini ne kadar değiştirebiliyorlar acaba? Bu, oldukça derin ve kapsamlı bir konu. Liderin kendisini sorgulamasını ve kendini değiştirmesini farklı boyutlardan ele alacağım ve bunu bir yazı dizisi olarak sizlerle paylaşacağım.

Alvin Toffler 1970 yılında yazdığı ‘Future Shock’ kitabında ’21. yüzyılın cahilleri okuma yazması olmayanlar değil; öğrenmeyen, öğrendiği yanlışlardan vazgeçmeyen ve yeniden öğrenmeyi beceremeyenler olacaktır’ demiş. Liderlerin önemli misyonlarından bir tanesi liderlik yaptıkları konu veya organizasyonda kendilerini takip eden insanlara yön vermeleridir. Yön gösteren liderin takipçilerinden bir ya da bir kaç adım önde olması için kendini sorgulayıp yenilemesi ve güncellemesi kaçınılmaz bir gereklilik. Kendisini sorgulayıp yenilemeyen lider güçten düşecek, takipçilerinin güvenini yitirecek, belki de sadece kendisine verilmiş olan unvanından dolayı yaptırım gücü sahibi olacak, ve bir müddet sonra bu gücünü kaybetmemek için unvanına sıkıca tutunacak, hatta kendisine yaptırım gücü verecek yeni unvanlara sahip olmanın peşine düşecektir.

1980’ li yıllara kadar bilim insanları insan zihninin, tıpkı kişinin fiziksel büyümesi gibi, sadece belli bir yaşa kadar geliştiğini savunuyordu. Son 40 yıl içerisinde farklı disiplinlerde yapılan bir çok araştırma zihnimizin yetişkin yaşlardan itibaren de ciddi bir şekilde gelişmeye devam edebileceğini ortaya koymuştur. Bu yazıda sizleri Harvard Üniversitesi profesörlerinden Robert Kegan ve Lisa Lahey ile tanıştıracağım. 30 yılı aşkın süredir yetişkinlerin karmaşık ve çok boyutlu düşünme ve analiz yapma kapasitesinin gelişimi üzerine araştırma yapmışlar, sayısız lider ve organizasyon ile bu konuda çalışarak araştırmalarını derinleştirmişler, ve tüm bu çalışmaların sonucunda  yetişkinlerin kendisini sorgulama ve kendi değişimlerini gerçekleştirmeleri için işe yarayan bir metodoloji geliştirmişler. İşe yarayan diyorum, çünkü Robert Kegan ve Lisa Lahey’ in düzenlediği 7 haftalık bir eğitime katıldım, bu metodolojiyi uygulamayı öğrendim ve bizzat kendimde uyguladım!

Liderlerin kendilerini ne kadar sorguladıklarını anlamak için öncelikle Kegan ve Lahey’ in ‘Mental Complexity’ olarak adlandırdığı kişinin karmaşık ve çok boyutlu düşünme ve analiz yapma kapasitesine, yani liderin zihinsel gelişim düzeyine bakacağız. Liderlerin zihinsel gelişmişlik seviyelerini bir işletim sistemi gibi düşünebilirsiniz. Ancak, liderin bu anlamdaki zihinsel gelişim düzeyinin IQ’ su ile hiç bir bağlantısı yok, IQ’ su çok yüksek olan bir kişi veya lider birazdan size tarif edeceğim gelişmişlik düzeyinde henüz alt seviyede olabilir. Kegan ve Lahey yetişkinlerde temel olarak 3 farklı zihinsel gelişmişlik seviyesi tespit etmişler:

Sosyal Zihin Yapısı (Socialized Mind) – bu yapıda olan kişilerin ve liderlerin davranışları kendilerini özdeşleştirdikleri çevrelerinin değerleri ve beklentilerine göre şekillenir. Kitlenin bir parçası olmak, çoğunluğun düşüncelerine katılmak, otorite olarak kabul ettikleri kişilerin beklentilerini karşılamak ve uyum sağlamak onlar için önemlidir. Sosyal zihin yapısıyla dünyaya bakan kişi, başkalarının ondan duymak istediği mesajları o kişilere vermek için gayret eder, başkalarının söylemlerinden ise kedine satır arası çıkarımlar yaparak sıkça varsayımlarda bulunur. Bu kişiler çok iyi takım çalışması yapar, ve başkalarını memnun etmek için gayret ederler. Özetle hayata bakış açıları: ‘Nasıl başarılı olacağım? Başkaları nasıl başarılı olmuş? Peki, öyleyse ben de o yolu takip edeyim! ’Hepimiz yetişkin yaşlarımızın bir kısmını bu sosyal zihin yapısı içerisinde geçiririz. Organizasyonlara baktığımızda çalışanların önemli bir yüzdesinin sosyal zihin yapısında olduğunu gözlemleriz, hatta bazı liderlerin bile. Ancak, organizasyonlarda bu zihinsel gelişmişlik seviyesinde olan liderler kendilerini ne kadar sorgulayabilir acaba?

Gelişmiş Zihin Yapısı (Self-Authoring Mind) – bu yapıda olan kişiler ve liderler içinde bulundukları çevreyi, koşulları, durumları, sosyal çevrelerinin görüş ve beklentilerini objektif bir şekilde değerlendirip kendi görüş ve değerlerine göre bir tutum belirlerler. Karmaşık ve çok boyutlu düşünme ve analiz yapma kapasiteleri sosyal zihin yapısında olan kişilere göre çok daha gelişmiştir. Kendi inançları, değerleri, hayata karşı bilinçli bir şekilde seçtikleri bir duruşları, kendilerine belirledikleri bir referans çerçevesi, bir misyonları ve stratejileri vardır. Gelişmiş zihin yapısıyla dünyaya bakan kişi etrafında olup biteni sorgulayıp kendisi için doğru olan yaklaşımı, davranışı ve tutumu bilinçli bir şekilde kendi değer ve önceliklerine göre seçmektedir. Amacı başkalarını memnun etmekten çok, doğru bildiği kendi değerlerini yaşamak ve misyonunu hayata geçirmektir. Başkalarından kendisine gelen bilgileri ise kendi filtresinden geçirir, kendi değerleriyle örtüşen ve misyonunu destekleyen bilgileri dikkate alır. Özetle hayata bakış açıları: ‘Nasıl başarılı olacağım? Öncelikle benim için başarı nedir onun tanımını yapacağım. Buna ulaşmak için benim için doğru olan yolu belirleyeceğim! Yolumda ilerlerken değerlerime ve misyonuma daima sadık kalacağım!’ Bu zihin yapısında olan kişiler oldukça odaklıdırlar. Ama, ya sahip oldukları filtre önemli başka bakış açılarını dışarda bırakıyorsa, ya da referans çerçeveleri günümüzün dinamik ve karmaşık dünyasına cevap vermiyorsa? Gelişmiş zihin yapısında olan liderlerin işlerini geliştirmek için kendi filtrelerini ve referans çerçevelerini kullanarak dış dünyalarını sorgulama kasları oldukça gelişmiştir. Ama, bu filtreleri ve referans çerçeveleri kendilerini sorgulamaya yeterince izin veriyor mu acaba?

Kendini Dönüştüren Zihin Yapısı (Self-Transforming Mind) – bu yapıda olan kişilerin ve liderlerin de filtreleri ve referans çerçeveleri vardır, ancak bu kişiler sahip oldukları karmaşık ve çok boyutlu düşünme ve analiz kapasiteleri ile kendi filtrelerini ve referans çerçevelerini de gözden geçirirler. Zihinsel gelişim seviyesi bu yapıda olan lider hem sahip olduğu filtresine değer verir hem de kendi filtresinin kölesi olmaktan sakınır. Hızla değişen bir dünyada hiç bir görüşün, yaklaşımın, tutumun tek başına tüm doğruları kapsayabileceğine inanmaz. Kendini dönüştüren zihin yapısıyla dünyaya bakan lider etrafında olup biteni mercek altına alıp sorgularken, bizzat kendisinin etrafa olan etkisini de mercek altına alıp sorgular. Başkalarından kendisine gelen bilgileri daha geniş bir filtreden geçirir ve değerlendirir. Bilinçli bir şekilde kendisinin, ekibinin, yönettiği organizasyonun kendini tekrar gözden geçirerek değişen koşullara göre güncellemesine liderlik eder. Bu değişim ve dönüşüme liderlik ederken karmaşık ve çok boyutlu düşünme ve analiz kapasitesi ile dünyaya kendi filtresinden bakıp çıkarımlar yapmak yerine, kendi filtresini gözden geçirir, bu filtresin artık yeterli olmadığı, kendisine zarar verdiği yönler ile ilgili gerçekçi teşhisler koyar ve filtresini günceller. Kısacası, kendisini değiştirir, kendi dönüşümünü başlatır! Özetle hayata bakış açıları: ‘Kendime yapmış olduğum başarının tanımı hala geçerli mi acaba? Misyonum günümüz koşullarına ne kadar uygun? Değerlerimin beni sınırladığı, bana hizmet etmediği tarafları neler? Ben kendimde neyi değiştirmeliyim? Neye dönüşmeliyim?’

Kegan ve Lahey’ e göre kendi değerlerine, filtrelerine ve öz yeteneklerine sahip çıkan ve değer veren lider, eş zamanlı olarak onu bu güne kadar başarıya götüren bu özelliklerinin esiri olmaktan kendisini bilinçli bir şekilde çıkarıp, objektif bir şekilde kendisini sorgulayıp, teşhis koyup gerekli gördüğü değişimi yapmayı bir düşünme ve hayat tarzı olarak benimsediği zaman bu zihinsel gelişim modelinin en üst seviyesi olan kendini dönüştüren zihin yapısına ulaşmış oluyor.

Peki, bu üç gelişmişlik seviyesine baktığınız zaman kendinizi nerede görüyorsunuz? Etrafınızdaki liderleri nerede görüyorsunuz? Çalıştığınız kurumda yer alan kişileri bu üç gelişmişlik seviyesine göre değerlendirecek olsanız, dağılım nasıl acaba?

Ünlü liderlik gelişimi uzmanı ve ‘The Map’ kitabının yazarı Keith Eigel çeşitli organizasyonlarda orta ve üst kademe liderlerin zihinsel gelişmişlik seviyelerini ölçmüş. Araştırma sonuçlarına göre orta kademe liderlerin çoğu ‘Sosyal Zihin’ yapısında, üst kademe liderlerin çoğu ‘Gelişmiş Zihin’ yapısında, sadece çok az üst kademe lider gerçekten ‘Kendini Dönüştüren Zihin’ yapısı seviyesine ulaşmış durumda. Kegan ve Lahey araştırma sonuçlarına bakarak günümüz iş dünyasının beklentileri için özetle şu değerlendirmeyi yapıyorlar:

‘’Bu güne kadar ‘Sosyal Zihin’ yapısıyla başarılı olabilen ‘iyi asker’ olan kişilerin bir üst gelişmişlik seviyesi olan ‘Gelişmiş Zihin’ yapısına geçiş yapmasını bekliyoruz. Bir zamanlar ‘Gelişmiş Zihin’ yapısında olup başarılı olabilen liderlerimizin ise ‘Kendini Dönüştüren Zihin’ yapısına geçiş yapmasını bekliyoruz. Özetle, liderlerimizin, günümüz dinamik ve karmaşık iş dünyasının ihtiyaçlarına cevap verebilmeleri için, zihinsel gelişmişlik seviyelerinde ciddi bir sıçrama yapmaları gerekmektedir.

Peki bunu nasıl yapacağız? Bir lider kendisini nasıl daha iyi tanıyacak, kendisini nasıl sorgulayacak ve kendi dönüşümünü nasıl sağlayacak? Bu konu hakkında daha epeyce yazacaklarım var. Şimdilik bu konuya sadece küçük bir giriş yapacağım.

Her şey kendimizi bilmek ile başlıyor. Bunun ne anlama geldiğini Robert Kegan ‘subject-object relationship’ olarak, yani kulağımıza oldukça soyut gelen ‘özne-nesne ilişkisi’ olarak tarif ediyor.  Bir şeyi bilip anlamlandırdığımız zaman, sahip olduğumuz, yani öznesi olduğumuz filtremizin içinden bakarak gördüğümüz şeye anlam veriyoruz. Anlam verdiğimiz gördüğümüz şey ise bizim için bir nesne oluyor, çünkü o şey hakkında konuşuyoruz, fikir yürütüyoruz. Öznesi olduğumuz bir şeye nesne olarak bakabildiğimiz zaman kendimizi bir parça daha bilmeye başlıyoruz. Örnek olarak sosyal zihin yapısında olan bir kişi bu zihin yapısında olduğunu bilmez, çünkü bu filtresinin içinden dünyaya bakar, etrafında olup biten her şeyi bu filtresinin içinden bakarak anlamlandırır. Eğer bu kişi kendini sorgulayıp daha karmaşık bir düşünce yapısına geçerse, yani öznesi olduğu filtresini bir nesne yaparsa, o zaman objektif bir şekilde filtresine bakıp kendisine nerede hizmet ediyor, nerede ayağına dolanıyor daha iyi görmeye başlar. Özetle, kendini sorgulayan lider, kendi işletim sistemine dışardan baktığında kendi işletim sistemini nesne haline getirmiş olur! Bu da, değişim ve dönüşüm için güzel bir başlangıç noktası!

Buraya kadar kendisini sorgulayan, ya da sorgulamayan liderin iç dünyasına biraz daha yakından baktık. Bir sonraki yazımda buna yeni bir boyut katarak devam edeceğim.

Kaynaklar:

Immunity to Change – Robert Kegan and Lisa Laskow Lahey, Harvard Business Press

An Everyone Culture – Robert Kegan and Lisa Laskow Lahey, Harvard Business Press

social position

Bu gönderiyi paylaş