Güçle Değil Etki İle Yönetmeyi Öğrenmek

Güçle Değil Etki İle Yönetmeyi Öğrenmek

Yazan: Cahide Akkuzu

Okuma süresi: yaklaşık 5 dakika

Liderlik yaparken en kolay düştüğümüz tuzaklardan bir tanesi gücümüzü kullanmaktır. Yerimizi sağlamlaştırmak, hatta göze girip kariyer basamaklarını tırmanmamızı kolaylaştırmak için her gün irili ufaklı da olsa bir güç mücadelesi içindeyiz. İlk kimin konuşacağını ve daha önemlisi son sözü kimin söyleyeceğini belirlemek için bir statü mücadelesi verilir. İpleri sıkıca elimizde tutmak, gücümüzü korumak, açık vermemek önceliklerimizdir. Neyin, nasıl olması gerektiğini çok iyi bildiğimiz zamanlarda ya da zamana karşı yarışırken, katılımcı bir yaklaşımla fikir birliği oluşturma niyetimizden çok çabuk vazgeçebiliyoruz. Oysa, unvanımızdan faydalanarak elde ettiğimiz gücü kullandığımızda sağladığımız etki çok yanıltıcıdır. Kurumsal hayatta çalıştığım dönemde bu filmi çok gördüm, hatta bu filmde oynadım. Şimdi de çeşitli ortamlarda görmeye devam ediyorum. Sadece kurumsal liderlikte değil, aynı yanıltıcı etki ebeveynlik ya da herhangi bir ortamda daha imtiyazlı konumda olduğumuz durumlar için de geçerlidir.

“Bugün başarılı bir liderliğin sırrı otorite kavramıyla değil, etki kavramıyla açıklanabilir.” -Kenneth Blanchard

Etkili olmak; sadece başkalarını harekete geçirmek, işi oldurmak, yaptırmak, hayata geçirmek anlamına gelmiyor. Bunların hepsi güzel, ama etkileri kısa olabilir. Sizin üzerinizde büyük etkisi olan kişileri düşünün. Aradan yıllar geçmiş olabilir, o kişi ile uzun ya da az zaman geçirmiş olabilirsiniz. Sizin için bu etkilerinin kaynağı neydi? Güçleri mi? Üzerimizde etki bırakan kişilerin belki güçleri de olabilir ama kalıcı bir etki bırakan kişilerin ortak noktaları bakış açımızı genişletmeleri ve potansiyelimizi ortaya çıkartmalarıdır. Bu yazıda; bizim için önemli kişileri, takım arkadaşlarımızı, çocuklarımızı, arkadaşlarımızı, aile üyelerimizi gücümüzle değil kalıcı olarak etkileyerek harekete geçirmek için neler yapabileceğimize bakacağız.

Etkili kişiler bakış açımızı genişletir

Ne kadar haklı olduğunuzu bilseniz de, bir kişiyi farklı düşünmeye ikna ederken mantıklı savlar sıralamak yeterli olmuyor. Belki kişiyi harekete geçirmiş olabilirsiniz, ama bu konuyla ilgili düşüncelerini değiştirdiğiniz anlamına gelmez. Gerçekleri izah etmek ve birini mantıklı savlarla ikna etmeye çalışmak kişiyi kendisini “hatalı düşünen” konumunda hissettirebiliyor, kişinin direncini arttırabiliyor, hatta bazı kişilerde öfke veya utancı bile tetikleyebiliyor. Niyetiniz istediğiniz kadar iyi olsun, kişilerin içinde bulundukları duygu durumu sizi duymalarını engeller, açık veya örtük bir şekilde size karşı bir direnç oluştururlar.

Etkili kişiler, başkalarını “hatalı düşünen” konumuna düşürmek yerine, öncelikle o kişinin bakış açısını daha iyi anlamaya odaklanır. Sizinle farklı görüşte olan kişinin bakış açısını içtenlikle ve merakla anlamaya çalışın. Kararlarını manipüle etmeye çalışmadan, onların bakış açısıyla ilgilendiğinizi hissetmeliler. Görüşleri farklı olabilir, ancak fikirlerinin ve arzularının sizin de önemsediğiniz şeylerle nasıl örtüştüğünü bulmaya odaklanın. İkinizin de değer verdiği ve arzu ettiği ortak noktaları, kişinin duyulduğunu ve anlaşıldığını hissettirecek şekilde özetleyin. Niyetinizin onların hedeflerine veya ortak bir hedefe ulaşmaya yardımcı olmak olduğunu hissetmeliler. Size güven duymayan, size karşı kapalı bir zihni etkileyemezsiniz. Niyetinizin samimiyetine güvenmeliler ve sadece kendi istediğinizi elde etmek için orada olmadığınızı anlamalılar.

Bakış açınızı belirtmeden önce, durumun bilmediğiniz veya anlamadığınız bir açısı var mı diye sorun. Duyduklarınızı karşılıklı arzularınız olarak özetledikten sonra, “Durumu farklı görüyorum. Benim bakış açımı duymaya açık olur musun?” diye sorun. Bu çok güçlü bir sorudur. Kişi açık olmasa dahi, neredeyse her zaman bu soruya “Evet” cevabını alırsınız. Bu soru ile karşı tarafa kendi iradesini kullanma hakkı vermiş oluyorsunuz. Artık sizin bakış açınızı kendi kararıyla dinliyor, bir dayatma olarak değil. Bu; bakış açınızı kabul edecek anlamına gelmiyor, ancak direnci yumuşatacaktır, bakış açınızı değerlendirmek için alan açacaktır. Konuşma ilerlemiyorsa, görüşlerinizi paylaşma şansı verdiği için teşekkür edin ve gelecekte konuya geri dönüp dönemeyeceğinizi sorun.

Başkasının bakış açısını genişletmek, onun düşüncelerini etkilemek istiyorsanız, bunun anahtarı sakin, sabırlı, şefkatli ve duyarlı kalmaktır. Filmin koptuğu yer de çoğu zaman burasıdır. Bakış açımızın doğruluğuna çok inandığımızda ya da zamana karşı yarışırken böyle bir süreci yaşamak yerine kolaylıkla gücümüzü kullanma tuzağına düşebiliriz. Sonuç da alırız, ancak etkisi yanıltıcıdır.

Etkili kişiler potansiyelimizi ortaya çıkartır

Etkili kişiler potansiyelinize güvenir ve ortaya çıkarmanız için sizi zorlar. İş hayatımda ve özel hayatımda bana karşı anlayışlı ve sevecen davranan kişileri hep çok sevmişimdir ama yapamayacağımı düşündüğüm şeyleri gerçekleştirmem için beni zorlayan, konfor alanımdan çıkmamı sağlayan kişiler hayatıma damga vurmuştur ve bende kalıcı etki bırakmıştır. Bu yaklaşımı Harvard Universitesi profesörlerinden Marty Linsky ve Ronald Heifetz, ünlü liderlik kitabı: ‘’Leadership on the Line: Staying Alive Through the Dangers of Leading’’de çok güzel ifade etmişler:

“Liderlik, insanları tolere edebilecekleri kadar rahatsız edebilmeyi gerektirir.”

Siz de kalıcı etki yaratmak istiyorsanız, kişilerin potansiyellerini ortaya çıkarmalarını sağlamak için onları konfor alanlarından çıkmaları için teşvik edin.  Bu şekilde risk almak kolay değil, başarısızlığa uğrayabilirler. Başarısızlıkları, öğrenme fırsatı olarak görmelerini sağlayın.

“Ben hiçbir zaman kaybetmem. Ya kazanırım ya da ders alır öğrenirim.” – Nelson Mandela

 “Gelişimci Zihniyet”lerini daha çok ön plana çıkarmalarını sağlayın. “Sabit Zihniyet” ve “Gelişimci Zihniyet”i ele aldığım “Liderin Kendine Bakış Açısı” adlı yazı dizisine ulaşmak için:

Liderin Kendine Bakış Açısı Bölüm 1

Liderin Kendine Bakış Açısı Bölüm 2

Liderin Kendine Bakış Açısı Bölüm 3

Yetiştirilme tarzımız çoğu zaman başarısızlığı kötü bir şey olarak algılamamızı sağlar. Başarısızlık korkusu potansiyelimizi ortaya çıkarabilmek için aşmamız gereken en önemli engellerden bir tanesidir. Kişiler üzerinde kalıcı etki yaratmak istiyorsanız bu konudaki bakış açılarını değiştirmelerine yardımcı olun. Tarihte sayısız örnek bulmak mümkündür.

“Ben başarısız olmadım. Sadece başarısızlıkla sonuçlanan 10.000 yöntem buldum.” -Thomas A. Edison

Kişileri gücünüzle değil, etkiniz ile yönetmek ve potansiyellerini ortaya çıkartmak için mutlaka onlara açık ve net beklentilerinizi aktarmanız gerekiyor. Tutum ve davranışlarında hangi değerleri görmek istediğinizi netlikle tarif edin. Nasıl bir iletişim tarzı görmek istediğinizi, iş birliklerini ve ilişkilerini nasıl daha da güçlendirmelerini istediğinizi net bir şekilde açıklayın. İşe ve çevrelerine nasıl değer katmalarını beklediğinizi tarif edin. Özellikle cömert bir şekilde çevrelerine yardımcı olmaları için onları teşvik edin.

Aynı açıklık ve netlikle geri bildirim vermeniz gerekiyor, bu en etkili silahınızdır.  Geri bildirimi eleştiri olarak algılayabilirler. Niyetinizin iyi olduğuna güvenmelerini sağlayın, potansiyellerine güvendiğinizin altını çizin, hem zorlayın hem de yüreklendirin.

Verdiğiniz mesajların kalıcılığını sağlamak için metaforlar kullanın ve gerçek hayat hikayelerinizle örneklendirin. Hikayeleriniz kişilerin mesajlarınızı somutlaştırmasını sağlayacaktır. Hem daha kolay anlaşılmanızı sağlar, hem de etkinizi artırmış olursunuz.

Potansiyelimizi kullanmak için eylem alanına ihtiyacımız var. Bizde kalıcı etki bırakan kişilerin en önemli özelliklerinden bir tanesi, güçlerine dayanmak yerine gerekli yerlerde güçlerini bize devrederek daha fazla sorumluluk almamızı sağlamalarıdır. Çalışma hayatım boyunca bana güvenerek gücünü devreden yöneticilerim benim gözümde kendi güçlerini asla yitirmediler, aksine gözümde daha da güçlendiler, onlara saygım arttı. Hatta bana güçlerini devrettikleri için sorumluluğumu en iyi şekilde yerine getirmek ve onların güvenlerini boşa çıkartmamak için olağanüstü çalıştım.

Gücün devredilmesi, zayıf liderler için etkinin kaybolması riskini taşır ve hiyerarşik liderlik tarzları için bir tehdit oluşturabilir. Oysa, gücüyle değil, etkisiyle yöneten liderler, güçlerini gerektiği yerde devrederek daha fazla lider yetiştirme imkanına sahip olurlar. Bir insanın gelişimine ve kariyerine olumlu katkıda bulunarak hayatına dokunabilir ve kalıcı etki bırakabilirler. Gerçek başarı da budur.

“Başarı kazandığınız parayla değil, insanların hayatında yaptığınız farklarla alakalı bir şeydir.” -Michelle Obama

Etkisiyle yöneten kişiler konumlarını kaybedeceklerinden korkmazlar. Kalıcı etki yaratmak için hangi durumda kime ne kadar güç devretmeleri gerektiği konusunda çok bilinçli adımlar atarlar, sadece gerekli durumlarda devreye girerler.

İnsanları kalıcı bir şekilde etkilemek istiyorsanız gücünüzü kullanmak yerine gücünüzü fırsat buldukça devredin. Sağladığınız parametreler ve sınırlar içerisinde kişilerin yaratıcılıklarını kullanmalarını, yeni şeyler denemelerini ve potansiyellerini ortaya çıkarmalarını sağlayın.

Başkalarına ne kadar eylem alanı bıraktığınızı mercek altına alın. Başkaları ile iletişimde olduğumuzda temel olarak dört farklı yaklaşım içinde olabiliyoruz:

  • Başlatan ve yön veren: Bu yaklaşımda olduğumuzda kişilerin harekete geçmesini ve hangi yöne doğru gitmelerini istediğimizi belirtiriz. Bazı durumlarda gerekli olmakla birlikte, bu yaklaşımda olmak gücü sürekli elimizde tutmak anlamına gelir. Etkimiz çok yanıltıcıdır.
  • Karşı çıkan: Bu yaklaşımda olduğumuzda kişilerin yönünü düzeltme eylemi içine gireriz. Bu yaklaşım kişilerin zamanla hiç inisiyatif almamalarına yol açabilir.
  • Destekleyen ve tamamlayan: Bu yaklaşımda olduğumuzda başka bir kişiyi takip ederiz, sadece gerekli yerde bilgi ve tecrübemizle katkı sağlamaya odaklanırız.
  • Gözlemleyen ve kolektif potansiyelin ortaya çıkmasını ve kullanılmasını sağlayan: Bu yaklaşımda olduğumuz zaman gerçek anlamda gücümüzle değil etkimizle yönetmeye başlamış oluyoruz.

Değerlendirme yapın, kalıcı olarak etkilemek istediğiniz kişilerle iletişiminizde en çok hangi yaklaşımda bulunuyorsunuz?

İnsanlar üzerinde kalıcı etki bırakmak istiyorsanız bu konudaki niyetinizi netleştirerek başlayabilirsiniz. Niyetiniz başkalarına hizmet etmek, destek olmak, geliştirmek ve hayatlarına olumlu bir dokunuş yapmak ise, bu niyetiniz tutum ve davranışlarınızı seçmenize yardımcı olacaktır. Niyetinizi odağınızda tutarak üzerinde etkili olmak istediğiniz kişilerin bakış açılarını genişletmek için harekete geçebilirsiniz. Bu niyetiniz insanların potansiyellerini ortaya çıkartmanız ve gerekli yerde gücünüzü devretmeniz için sizi yolunuzda tutacaktır. Lider olarak her zaman davranışlarımız gözlem altındadır. Davranışlarınızla örnek olun. Bazen en büyük etkiyi farkında olmadan yapabiliyoruz.

 

social position

Bu gönderiyi paylaş