Yardım İstemek Sizi Zayıf Değil, Daha Güçlü Bir Lider Yapar!
Yazan: Cahide Akkuzu
Okuma süresi: yaklaşık 5 dakika
Bazılarımız için yardım istemek zordur, bunu zayıflık ya da muhtaçlık olarak; kendimizle, yaşamımızla veya işimizle baş edemiyormuş gibi görürüz. Yardım istemek, bağımsız ve yetenekli olma isteğimizi zedeliyor çünkü her durumda güçlü ve cesur görünmek istiyoruz. Belki bizi güvenle yaslanabilecekleri bir duvar olarak gören sevdiklerimiz var, belki güçlü ve cesur görünerek ekibimize güven ve zorluklara karşı dayanma gücü veriyoruz, belki yardım istediğimizde zayıf ve kandırılması kolay görünürüz.
Güçlü bir kale gibi görünüyoruz, ama çoğu zaman içimizde fırtınalar esiyor, bize güvenenleri yüzüstü bırakmaktan korkuyoruz. Dayanıklılığımızla çevremizdeki kişilere, ekibimize, çocuklarımıza örnek olmak isteriz ve bu yük gittikçe ağırlaşır. Yardım isteyememek bizi tam bir bunalım ve bitkinliğin eşiğine getirebilir. O noktaya geldiğimizde, yardım isteme kası o kadar zayıflamıştır ki, nasıl yardım istenir, bunu bile bilemeyiz. Oysa, hiç birimiz tükenmez bir dayanıklılık kaynağına sahip değiliz. Bu satırlarla tam da kendimi tarif ediyorum. Bu yaşımda artık bir miktar törpülendim, ama geriye dönüp baktığım zaman üniversite yıllarımda ve sonrasında profesyonel çalıştığım yıllarda hep böyle davranmışım. Büyürken bana en çok söylenen cümle: ‘Oku, kendi ayakların üzerinde dur, kimseye muhtaç olma!’ cümlesiydi. Bu cümleyi farkında olmadan hayatımın önemli kısmının düsturu olarak almışım, ta ki yorulana ve ‘Ben ne yapıyorum kendime böyle?’ sorusunu sorana kadar.
Çoğumuz zorluklarla mücadele eden aile ortamlarında büyüdük, tüm zorluklara rağmen güçlü duran ve cesaret gösteren insanları kahramanlaştırdık. Çoğumuz kendimizi de böyle kodladık. Yardım istemenin bizi zayıf göstereceğini düşünüyoruz. Bir kırılma noktamızın olduğuna inanmak istemiyoruz.
Profesyonel kariyerimde çok hızlı bir şekilde terfiler aldım. Bir baktım üst düzey yönetici olmuşum, sonra bir baktım genel müdür olmuşum. Aldığım hiçbir yeni sorumluluğu üstlenmeye hazır hissetmiyordum kendimi. Bana güvenip bana bu sorumlulukları veren kişileri yüzüstü bırakmamalıydım. Olağanüstü çabalarla her işin üstesinden gelmeyi, güçlü ve cesur bir duruş sergileyerek içimdeki fırtınaları kimseye çaktırmamayı öğrenmiştim. Dünyada bu durumda olan tek kişi benim diye düşünüyordum. Şimdi de kariyerlerinde çok iyi noktalarda olan bazı danışanlarımdan buna çok benzer söylemlerini duyuyorum. O zamanlar, böyle düşünen ve hisseden tek kişi benim zannederken, şimdi anlıyorum ki, bu çok yaygın bir durum. Ortak noktamız, yardım istememek!
İş yükünün kaldırılamayacak kadar fazla olduğu, işin uzmanlık alanımızın dışında kaldığı, artık baş edebileceğimizden emin olmadığımız anlarda yardım istemek yanlış mı? Yardım istemek zor olabilir. Gururumuzu kırabilir, kendi yeteneklerimizi sorgulamamıza neden olabilir, hatta bazen felç edici bir endişe yaratabilir. Diğer taraftan, yardım istemek düşündüğümüzden daha olumlu sonuçlar elde etmemize yardımcı olabilir. Hatta, yardım istemek sizi zayıf değil, daha güçlü bir lider yapar! Gelin sebeplerine bakalım.
Kendinizi yardım istemeniz gereken bir noktada görüyorsanız, konfor alanınızın dışına çıkmışsınız demektir. Sinirbilim uzmanı Prof. Dr. Sinan Canan ‘İnsanın Fabrika Ayarları’ adlı kitabında konfor alanını şu şekilde tanımlıyor:
‘’Konfor alanı, bizzat şu anda yaşadığımız; düşünmeden, belirli davranışları bilinçsizce tekrar ederek yaşamayı başarabildiğimiz ve adına “yaşam” dediğimiz rutinler bütünüdür.’’
Konfor alanınızdan çıkmış olmanız, kendinizi büyümeye ve gelişmeye zorlayan bir bölgede çalışmayı seçtiğinizi gösteriyor. Yeteneklerinizi ve potansiyelinizi ortaya çıkarmak için çalıştığınızı, risk aldığınızı gösteriyor. Yakın zamanda kaybettiğimiz sevgili Doğan Cüceloğlu ‘Var Mısın?’ adlı kitabında bunu çok güzel tanımlamış:
‘’Konfor alanı içinde kalınca hayat rahat; dışarı çıktığın zaman belirsizlik başlayacak ve bu tehlikeli. Cesaret ister. Ama için biliyor ki, heyecan da orada. İşte bu heyecan önemli, aksi halde bir ölüden farksızsın.’’
Yardım istemeniz gereken bir noktadaysanız, bu çok iyi bir şey, konfor alanınızdan çıktığınızı ve yaşadığınızı gösteriyor. ‘Sabit Zihniyet’ e değil, aksine ‘Gelişimci Zihniyet’ e sahip olduğunuzu gösteriyor. İngilizce ‘Fixed Mindset’ ve ‘Growth Mindset’ olarak adlandırılan bu kavramlar temel olarak kendimize karşı bakış açımızı tanımlıyor. Bu konuyu daha detaylı incelemek isterseniz, yazmış olduğum ‘Liderin Kendine Bakış Açısı’ isimli 3 bölümlük yazı dizisini okumanızı tavsiye ederim:
https://www.contextprofessionals.com/liderlerin-kendine-bakis-acisi-bolum-1/
https://www.contextprofessionals.com/liderlerin-kendine-bakis-acisi-bloum-2/
https://www.contextprofessionals.com/liderlerin-kendine-bakis-acisi-bolum-3/
Kendinizi yardım istemeniz gereken bir noktada görüyorsanız, en değerli niteliğiniz olan ‘sağlam kalmayı’ seçmişsiniz demektir. Sağlam kalma niteliğinizi korumak başarınızı sürdürülebilir kılmanız anlamına geliyor. Kendinize yüklenmeye devam ederseniz, eninde sonunda bir kırılma noktasına gelip kendinize zarar vereceksiniz. Danışmanlık şirketi LexisNexis’in ABD, Çin, Güney Afrika, Birleşik Krallık ve Avustralya’da 1.700 profesyonelle yaptığı bir anket, kişilerin iş günlerinin yarısından fazlasını, işlerini yapmak için kullanmak yerine bilgi almak ve yönetmek için harcadıklarını göstermiştir. Bu profesyonellerin %50’ si bir kırılma noktasına geldiklerini bildirmişler. Kırılma noktasına gelmeden yardım istemek, kendinize sahip çıktığınızı, sizi sürdürülebilir başarıya götürecek adımları attığınız gösterir. Size güvenen kişilere daha fazla güven aşılamanızı sağlayacaktır.
O.C. Tanner Enstitüsü tarafından yürütülen The Great Work Study, yardım isteme konusunda çok ilginç bir gerçeği ortaya çıkarmıştır: Yaptıkları çalışmalar için ödül alan profesyonellerin %72’ si yakın çevrelerinin dışındaki insanlardan yardım isteyen kişiler olduğunu tespit etmişler. Bu profesyoneller, karşılaştıkları iş zorluklarını çözmek için, yeni fikir ve bakış açıları kazanmak için onlara yardımcı olabilecek kişilerden tavsiye, yardım, görüş ve fikir isteyen kişiler. Yardım istemek bu profesyonellerin daha başarılı olmasını sağlamış ve onları güçlendirmiş.
Yardım istemek, insanlara fikirlerine güvendiğinizi, becerilerinde yetkin olduklarını ve tavsiyelerine değer verdiğinizi göstermenin etkili bir yoludur. Ayrıca, size yardımcı olan kişileri takdir etmeniz için size çok değerli fırsatlar da sunar. Bir kişiden yardım isteyerek o kişinin yeteneklerini ve becerilerini ortaya çıkartmasını ve daha görünür olmasını sağlayabilirsiniz.
Yardım istemek zor olsa da, her şeyi kendi gücümüzle yapabileceğimize dair egomuzu sarsabilse de dip toplamda bakınca bizi daha güçlü, daha başarılı ve daha kendinden emin kılar. Yardım isteme yeteneğimizi geliştirmek, tek başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz bir durumda takılıp kalmak yerine ilerleyebilmemiz anlamına gelir. Zorluklara yeni yollarla nasıl yaklaşacağımızı öğrenir ve kendi başımıza asla bulamayabileceğimiz stratejiler ve çözümler keşfederiz. Stresi azaltır, iç huzurumuzu arttırır ve kendimizi olduğumuz gibi kabul etmemize yardım eder. Kendimize olan güvenimizi azaltmak yerine, yardım istemeden önceki korku ve isteksizliğimizi yenmek için gösterdiğimiz cesareti ele aldığımızda kendimize güvenimizi güçlendirebilir. Aktris Lily Collins meşhur ‘’Unfiltered: No Shame, No Regrets, Just Me’’ adlı kitabında şöyle diyor:
“Yardım istemek asla bir zayıflık işareti değildir. Yapabileceğiniz en cesur şeylerden biridir ve bu hayatınızı kurtarabilir.”
Hiç birilerine yardımcı oldunuz mu? Kendinizi nasıl hissettiniz? Benden yardım isteyen bir kişiye yardımcı olabildiğimde kendimi çok iyi hissederim. Eğer şimdiye kadar hayatınızda bir kişiye bile bir şekilde yardımcı olabildiyseniz ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Birine yardım etmek, sizi gerçekten iyi hissettirecek hoş bir duygu yaratır. Uzmanlığınıza veya tecrübelerinize başvuran birine yardım etmek, kendinizi değerli hissetmenizi sağlar, uzmanlığınızı gösterme şansı verir ve hatta kariyerinize fayda sağlayabilir. Dolayısıyla, siz birisinden yardım istediğiniz zaman aslında o kişiye fayda sağlamış oluyorsunuz. Bilakis, yardım istememek, tüm bu faydaları, sizi önemseyen ve size yardım etmek isteyen insanlardan alıkoymak demektir.
Kendi kendimize yeterli olma hissi, bir yandan çok gurur verici, ama diğer taraftan da dürüst bir söylem değil aslında. Hepimiz, istesek de istemesek de, birilerinden yardım alarak geldiğimiz noktaya ulaştık. Öğretmenlerimizden, akıl hocalarımızdan, arkadaşlarımızdan, meslektaşlarımızdan, yöneticilerimizden yardım aldık. Kendi kendimize yeterli olduğumuzu göstermek, benim kimsenin yardımına ihtiyacım yok, her şeyin üstesinden gelebilirim edası güç göstergesi değil, aksine gösteriş ve kibir ifade ediyor. İnsanlarla bağınızı kesmek, ötekileşmek, zaman içinde yabancılaşmak anlamına geliyor. Lider olarak algılanma şekliniz, başkaları üzerindeki etkiniz üzerinde önemli rol oynuyor ve başarınızı etkiliyor. İnşa etmeniz gereken en önemli gerçeklerden bir tanesi, size güven duyulmasını sağlamaktır! ‘Lider Olarak Nasıl Anılmak İstersiniz?’ adlı yazımda bu konuyu daha detaylı inceleyebilirsiniz:
https://www.contextprofessionals.com/lider-olarak-nasil-anilmak-istersiniz-bolum-2/
Yardım istemek insanlarla samimi bir bağ kurmak ve karşılıklı güven inşa etmek için önemlidir. Yardım istemek, yardım almak, yardım teklif etmek ve gerektiğinde yardım etmek, insan olarak birbirimizle bağlantı kurmamızın ve bağlı kalmamızın yollarıdır. İnsanlarla bağ kurmak yaşadığımızı gösteriyor. Yardım isteyen bir lider olarak insanlarla bağ kurun. Yardım isteyin, lider olarak daha da güçleneceksiniz, sizi takip eden örnek alan kişileri de özgürleştirmiş olacaksınız.
“Soru sormaktan korkmayın, ihtiyacınız olduğunda yardım istemekten korkmayın, ben bunu her gün yapıyorum. Yardım istemek bir zayıflık işareti değil, bir güç işaretidir.” -Barack Obama